İş Güvenliği Kültürü Ve İş Güvenliği Eğitiminin Önemi

Türkiye, iş kazaları ve meslek hastalıklarının en yüksek olduğu ülkelerinden birisi. Resmi kayıtlara göre 2000-2009 döneminde Türkiye’de 784 binden fazla iş kazası meydana gelmiş olup bu kazalarda 10 binin üzerinde çalışan yaşamını yitirmiştir. Resmi kayıtlara girmeyen iş kazaları ya da meslek hastalıkları nedeniyle ölen ve sakat kalan çalışanların sayısını tahmin edebilmek ise neredeyse imkânsız.
İş kazaları, çalışma hayatında karşılaşılan en önemli sorun alanlarından biridir. Dünya genelinde her yıl ortalama 1,2 milyon insan iş kazaları nedeniyle yaşamını kaybetmektedir. İş kazaları, Türkiye’de de önemli bir sorun olarak varlığını devam ettirmekte ve farklı sektörlerde çalışan binlerce kişi her yıl hayatını kaybetmektedir.

İş kazalarının önlenmesi için, geçmişten günümüze pek çok yasal ve kurumsal düzenleme yapılmıştır. Ancak yapılan bu düzenlemelerin çok fazla başarıya ulaşamadığı meydana gelen iş kazası istatistiklerinden anlaşılmaktadır. Bu durum, sorunun yalnızca teknik bir mesele olarak ele alınmasının yeterli olmadığını göstermektedir. Çalışma hayatında “insan” faktörünün en az teknik boyut kadar dikkate alınması kaçınılmazdır. Meydana gelen iş kazalarının %80-95’i çalışanların güvensiz davranışlarından kaynaklandığı ifade dilmektedir. Bu yüzden, iş kazalarının önlenmesi konusunda, bir davranış düzenleyicisi olarak kabul edilen “kültür”ün önemi göz ardı edilemez.

İş Güvenliği kültürünün geliştirilmesinde;
– Devlet,
– İşveren,
– Çalışanlar/sendikalar,
– Üniversiteler,
– Meslek örgütlerinin görevleri

Devletin Rolü:

Daha çok gözlemci, aydınlatıcı, teşvik edici ve arabulucu olmalıdır. En önemli etkinliği, gerekli koşul ve standartları mevzuatla düzenlemek, denetimi sağlamak ve devlet politikası olarak benimsenmesini sağlamak olmalıdır.

– Kayıt-dışı istihdamın önlenmesi
– Sosyal güvenliğin desteklenmesi
– İşyerinde çalışan işçi sayısına bakılmaksızın, her çalışanın İSİG hizmetlerinden yararlanmasının sağlanması

İşverenlerin rolü:
– İşletmeler iş güvenliği konusunda, harcama yapmaktan kaçınmamalıdır. Öncelikle iş kazaları ve meslek hastalıklarını önlemek için;
– Üretim süreçlerinde, Önce verimlilik yerine, önce insan yaklaşımının benimsetilmesi,
– Risk değerlendirmesi ve risk yönetimi yaklaşımının benimsetilmesi,
– İşyerinde çalışan işçi sayısına bakılmaksızın, her çalışanın İSİG hizmetlerinden yararlanmasının sağlanması,
– İşyeri sağlık ve güvenlik birimlerinin desteklenmesi,
– İlk ve acil yardım hizmetlerinin organizasyonu,
– Çalışanların eğitimi,

Çalışanlar/Sendikaların rolü:
– İşyeri, iş kolu ve üretim süreci ile ilgili bilgi sahibi olunması
– Risk değerlendirmesi ve risk yönetimi süreçlerine katılım,
– İş güvenliğinin yaşamın önceliği biçimine getirilmesine yönelik etkinlikler
– Kişisel koruyucu ekipmanın kuralına uygun biçimde kullanılması
– Yasa ve yönetmeliklerde belirlenen, çalışanların sorumlulukları; “işveren tarafından alınan her türlü tedbire riayet etmek ve talimatlara uymaktır” şeklinde belirtilmektedir.

Meslek Örgütlerinin rolü:
– İSİG – Sosyal politikalara katkı
– İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında çalışacak insan gücünün yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi süreçlerine katkı
– İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında çalışacak insan gücünün mezuniyet sonrası sürekli eğitiminin organizasyonu
– İş kazalarının “Bilimsel” analizine katkı sağlamaktır.

Tüm sektörlerde yaşanan iş kazaları ekonomiye ciddi bir yük getirmektedir (40 milyar TL ). Bu noktada, iş kazalarının önlenmesi için yapılacak çalışmaların ne kadar önemli olduğu da maliyetin büyüklüğü göz önünde bulundurulması ile ortaya çıkmış olmaktadır. İnsan ve makine çalışma hayatının önemli iki faktörüdür. Bu durum değişmedikçe kaza ihtimali ortadan kalkmayacaktır. Ancak bazı teknolojik ve yönetimsel önlemler alınarak iş kazası oluşma ihtimali azaltılabilmektedir. Kanuna göre işveren, isçilerin sağlığını korumak için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. İş kazalarında tek bir nedenden bahsedemeyiz. İşletmedeki teknik önlemlerin yetersiz olmasının yanında çalışan isçinin psikolojik durumunun kötü olması da is kazasını etkileyen faktörlerdendir. Ailevi sorunlar, geçim sıkıntısı gibi sosyal sorunlar verimliliği düşürmekte ve kazaya neden olmaktadır.

İşverenlerin iş güvenliği konusunda eğitimli olmaları, iş güvenliği uygulamalarının yararlarını görmelerini sağlayacaktır. İs güvenliğini, uygulanılması gereken yasal zorunluluk olarak değil, işletmeyi daha sağlıklı, daha kaliteli bir konuma getirmek için yapılması gereken bir adım olarak görecektir. Bu yüzden işverenlerin ve üst yönetimin bu konuda eğitim almış olmaları çok önemlidir. İşverenler iş sağlığı ve güvenliği bilincini oluşturmak için gerekli bütçeyi ayırmalıdırlar. İş kazalarının maliyetleriyle ilgili gerçekleri göz önünde bulundurduğumuzda, iş güvenliği uygulamaları kaçınılmaz bir durum olmaktadır. İsçi sağlığı ve iş güvenliğine önem verilen bir iş ortamında çalışan insanlar işlerine olan dikkatlerini arttırarak daha verimli çalışır ve hata oranı ciddi anlamda düşüş sağlar. Dolayısıyla üretkenlikleri artar. Böylece şirketlerin rekabet edebilme güçleri de artış gösterir. Rekabet ve üretkenlik, insan, teknoloji ve yönetim politikalarıyla ilişkilidir. Güvenlik ve sağlığın, insan ve teknolojinin üzerinde direkt etkisi bulunmaktadır. İs sağlığı ve güvenliği; insanın psikolojik, fizyolojik durumunun korunması ve iyi hale taşınması için yapılan uygulamalardır. Bu uygulamalar kaliteyi ve verimliliği arttırır. Bu nedenledir ki, uygulamaların hayata geçirilmesi, isçi, işveren ve devletin yararına olacaktır.

A sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
Selin ŞENTÜRK

Güncel Makaleler

Bize Ulaşın

Güveniş OSGB Hizmetleri
Oruç Reis Mah. Tekstilkent Tic. Mrk.
B10 Blok No:45 Atışalanı
Esenler / İstanbul

0212 438 12 81

info@guvenisosgb.com.tr

E-Bültene Abone Ol: